1O sırada halktan binlerce kişi birbirlerini ezercesine toplanmıştı.
İsa önce kendi öğrencilerine şunları söylemeye başladı: «Ferisilerin
mayasından - yani, ikiyüzlülükten - kaçının. 2Örtülü olup da açığa
çıkarılmayacak, gizli olup da bilinmeyecek hiçbir şey yoktur. 3Bunun
için karanlıkta söylediğiniz her söz gün ışığında duyulacak, kapalı
kapılar ardında kulağa fısıldadıklarınız damlardan duyurulacaktır.
4«Siz dostlarıma söylüyorum, bedeni öldüren, ama ondan sonra başka
bir şey yapamayanlardan korkmayın. 5Kimden korkmanız gerektiğini size
açıklayayım: kişiyi öldürdükten sonra cehenneme atma yetkisine sahip
olan Tanrı'dan korkun. Evet, size söylüyorum, O'ndan korkun. 6Beş
serçe iki meteliğe satılmıyor mu? Ama bunlardan bir teki bile Tanrı
katında unutulmuş değildir. 7Nitekim başınızdaki saçlar bile tek tek
sayılıdır. Korkmayın, siz birçok serçeden daha değerlisiniz.
8«Size şunu söyleyeyim, insanların önünde beni açıkça kabul eden
herkesi, İnsanoğlu da Tanrı'nın melekleri önünde açıkça kabul edecek.
9Ama kim beni insanlar önünde inkâr ederse, kendisi de Tanrı'nın
melekleri önünde inkâr edilecek. 10İnsanoğlu'na karşı bir söz söyleyen
herkes bağışlanacak. Oysa Kutsal Ruh'a küfreden bağışlanmayacaktır.
11«Sizi havra topluluklarının, yöneticilerin ve yetkililerin önüne
çıkardıkları zaman, `Kendimizi neyle, nasıl savunacağız?' ya da, `Ne
söyleyeceğiz?' diye kaygılanmayın. 12Kutsal Ruh o anda size ne
söylemeniz gerektiğini öğretecektir.»
22İsa öğrencilerine şöyle dedi: «Bu nedenle size şunu söylüyorum:
`Ne yiyeceğiz?' diye canınız için, ya da `Ne giyeceğiz?' diye
bedeniniz için kaygılanmayın. 23Can yiyecekten, beden de giyecekten
daha önemlidir. 24Kargalara bakın! Ne eker, ne biçerler; ne kilerleri,
ne ambarları vardır. Tanrı yine de onları doyurur. Siz kuşlardan ne
kadar daha değerlisiniz! 25Hangi biriniz kaygılanmakla ömrünü bir
anlık[k] uzatabilir? 26Bu küçücük işe bile gücünüz yetmediğine göre,
öbür konularda neden kaygılanıyorsunuz?
27«Zambakların nasıl büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik
eğirirler. Ama size şunu söyleyeyim, tüm görkemine rağmen Süleyman
bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi. 28Bugün var olup yarın
ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı'nın sizi de
giydireceği ne kadar daha kesindir, ey imanı kıt olanlar! 29`Ne
yiyeceğiz, ne içeceğiz?' diye düşünüp tasalanmayın. 30Dünya ulusları
hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa Babanız, bunları
gereksindiğinizi bilir. 31Siz O'nun egemenliğinin ardından gidin, o
zaman size bunlar da verilecektir.
32«Korkma, ey küçük sürü! Çünkü Babanız, egemenliği size vermeyi
uygun gördü. 33Mallarınızı satın, sadaka olarak verin. Kendinize
eskimeyen keseler, göklerde tükenmeyen bir hazine edinin. Orada ne
hırsız ona yaklaşır, ne de güve onu yer. 34Hazineniz neredeyse,
yüreğiniz de orada olacak.
35«Kuşaklarınız belinizde bağlı ve kandilleriniz yanar durumda hazır
olun. 36Düğün şenliğinden dönecek olan efendilerinin gelip kapıyı
çaldığı an kapıyı ona hemen açmaya hazır bekleyenler gibi olun.
37Efendileri geldiğinde uyanık bulunan kölelere ne mutlu! Size
doğrusunu söyleyeyim, efendileri beline kuşağını bağlayacak,
kölelerini sofraya oturtacak ve gelip onlara hizmet edecek. 38Efendi
gecenin ister ikinci, ister üçüncü nöbetinde gelsin, uyanık bulacağı
kölelere ne mutlu! 39Ama şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın hangi
saatte geleceğini bilse, evinin soyulmasına fırsat vermez. 40Siz de
hazır olun. Çünkü İnsanoğlu, ummadığınız bir saatte gelecektir.»
41Petrus, «Rab» dedi, «bu benzetmeyi bizim için mi anlatıyorsun,
yoksa herkes için mi?»
42Rab da şöyle dedi: «Efendinin, uşaklarına yemek paylarını vaktinde
vermek için üzerlerinde yetkili kılacağı güvenilir ve akıllı kâhya
kimdir? 43Efendisi eve döndüğünde işinin başında bulacağı o köleye ne
mutlu! 44Size gerçeği söyleyeyim, efendisi onu tüm malının üzerindeyetkili kılacak. 45-46Ama o köle kendi kendine, `Efendim gelmekte
gecikiyor' derse ve kadın erkek diğer hizmetkârları dövmeye, yiyip
içip sarhoş olmaya başlarsa, efendisi, onun beklemediği bir günde,
ummadığı bir saatte gelecek, onu şiddetle cezalandıracak ve
imansızlarla bir tutacaktır.
47«Efendisinin isteğini bilip de hazırlık yapmayan, onun isteğini
yerine getirmeyen köle çok dayak yiyecek. 48Oysa bilmeden köteği hak
eden davranışlarda bulunan, az dayak yiyecek. Kime çok verilmişse,
ondan çok istenecek. Kime çok şey emanet edilmişse, kendisinden daha
fazlası istenecektir.
49«Ben dünyaya ateş yağdırmaya geldim. Keşke bu ateş daha şimdiden
alevlenmiş olsaydı! 50Katlanmam gereken bir vaftiz var. Bu vaftiz
gerçekleşinceye dek nasıl da sıkıntı çekiyorum![l] 51Yeryüzüne barış
getirmeye mi geldiğimi sanıyorsunuz? Size hayır diyorum, ben ayrılık
getirmeye geldim. 52Bundan böyle bir evde beş kişi, ikiye karşı üç,
üçe karşı iki bölünmüş olacak. 53Baba oğluna karşı, oğul babasına
karşı, anne kızına karşı, kız annesine karşı, kaynana gelinine karşı,
gelin kaynanasına karşı olacaktır.»
54İsa halka şunları da söyledi: «Batıda bir bulutun yükseldiğini
görünce siz hemen, `Sağanak geliyor' diyorsunuz, ve öyle oluyor.
55Yelin güneyden estiğini görünce, `Çok sıcak olacak' diyorsunuz, ve
öyle oluyor. 56Sizi ikiyüzlüler! Yeryüzünün ve gökyüzünün görünümünden
bir anlam çıkarabiliyorsunuz da, şimdiki vaktin anlamını nasıl oluyor
da çıkaramıyorsunuz?
57«Doğru olanı neden kendiliğinizden ayırt etmiyorsunuz? 58Sizden
davacı olan kişiyle birlikte yargıcın önüne çıkmak üzere daha yolda
giderken onunla anlaşmak için elinizden geleni yapın. Yoksa o sizi
yargıcın önüne sürükler, yargıç gardiyanın eline verir, gardiyan da
sizi hapse atar. 59Size şunu söyleyeyim, son kuruşu[m] ödemedikçe oradan
asla çıkamazsınız.»